flickr

Winter Sleep


Winter Sleep, Kış Uykusu Nuri Bilge Ceylan'ın yönetmenliği ile 2014 yılında vizyona giren Türkiye, Almanya ve Fransa ortak yapımı 196 dakikalık bir dram filmidir. Kış Uykusu'nun baş rollerinde Haluk Bilginer (Aydın), Melisa Sözen (Nihal) ve Demet Akbağ (Necla) yer alıyor. Türk Sinema tarihinde ilki 1982 yılı Yılmaz Güney'in Yol filmi olmak üzere kazanılan Cannes Film Festivali Altın Palmiye Ödülü, ikinci kez ise geçtiğimiz yıl Nuri Bilge Ceylan'ın Winter Sleep adlı bu çalışmasına layık görüldü. Film hakkında yoruma girmeden söyleyebileceklerim bu kadar. Bu kısımdan sonrası ise bir hayli ağır eleştiri içermektedir, okuyanlara uyarımdır. Öncelikle olumlu taraflarından başlayalım; görsellik muazzam! Görüntü kalitesi gerçekten de filmin her anının ayrı bir fotoğraf karesi olmasını sağlamış. Ayrıca oyunculukların önünde şapka çıkarmak gerekiyor. Özellile Haluk Bilginer'in başarılı oyunculuğu, sanırım bu filmin adının bu denli duyulmasından oldukça etkili. Ve aklıma kazınan öyle bir sahne var ki, izleyenler de bana hak verecektir. Kızgın tayın yakalandığı an ve suda ki o çırpınma dakikaları, insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Son olarak ise filmin çekimlerinden kullanılan yaratıcı tekniklerden oyunculuklara kadar çok büyük bir emeğin olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Gelelim olumsuz taraflarına... O kadar fazla ki, teknik anlatıma kaçmadan eleştirmek bazı söylemlerin havada kalmasına neden olacaktır ama dileyen, dilediği gibi yorumlayabilir bu yazıyı da. Ne de olsa, özgür bir ülkedeyiz!!! Karakterler arası diyaloglar 3-4 dklık akıcı bir şekilde kurgulanmalıdır. Fakat Nuri Bilge bu filmde nerede ise yarım saate yakın süren iç bulandırıcı, ağır aksak, cımbızla seçilmişçesine yerleştirilmiş olan akıl yoksunu o kadar diyalog vermiş ki, insan filmi bir an önce bitirip de kurtulayım diyor. Karakterler o kadar silik anlatılmış ki, insan doğrusu Aydın'ın haricinde hiç bir karaktere odaklanamıyor. Kendini karakterlerin yerine koyup da sinemanın anlatım amacına dair bir beklenti içerisine dahi giremiyor. Her şey garip bir pus içerisinde eriyip gidiyor adeta. Öyle ki baş rol oyuncularından Demet Akbağ'ın canlandırdığı Necla karakterine ne oluyor, nereye gidiyor, ölüyor mu kalıyor mu, sanırım Nuri Bilge önemsememiş ve silip atmış bu karakteri. Ve süresi; karakter çatışmalarını, toplumdan soyutlanan bireylerin kendilerine ve hayatlarına bu denli yabancılaşmalarını inceleyen bu yapım aşağı yukarı 1 saatte de sunulabilirdi. Ve gayet de hoş olabilirdi... Gelin görün ki yapımın uzunluğu tamı tamına 3 saat 16 dakika! Kaba etlerinize dayanma gücü lazım. Velhasıl, silik karakterler, iç bulandıran, romanlık diyemem çünkü akıl yoksunu olan ağır aksak uzun diyaloglar, kopuk hikaye örgüsü, uzun uzadıya gerilen ve kopma noktasına kadar sürüklenen geçiş anları, bas bas bağırıyor: Ben bir sanat filmiyim diye! Herkes anlayamaz, o yüzden biz politik görüşlü akıllı enteller oturalım, elit bir hava içerisinde, çamurdan, toprak kokusundan, yapımda yer alan bozkır vurgusunun aksine, toplumdan uzak ferah bir hava içerisinde, kendi kedimize bu filmi alkışlayıp duralım. İzleyin diyemiyorum, izlemeyin de diyemiyorum; bu kadar eleştiriden sonra, artık karar sizin...

IMDb Puanı 8.7/10
Şahsi Kanaatim 5/10


Share this:

YAZAR HAKKINDA

Ceyron Louis

2010-14 yılları arasında Mersin Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nde okudu. Bölümününden birincilik, fakültesinden ise ikincilik derecesi ile mezun oldu. Akademik çalışmalar, yazarlık, fotoğrafçılık ve grafikerliğe dair ürettiği ürünler ile eleştirel akla katkılarını sunmaya devam etmektedir.

    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum :

Yorum Gönder